Tiroid Hastalıkları

TİROİD BEZİNİN YAPISI VE FONKSİYONU

Tiroid bezi boyunun ön tarafında, adem elması denen kıkırdak çıkıntının altında ve nefes borusunun önünde yer alan kelebek şeklinde bir salgı bezidir. Ağırlığı yaklaşık olarak 15-20 gramdır.

Tiroid bezi vücudun enerjiyi kullanması ve depolamasıyla ilişkili olan triodotironin (T3) ve tiroksin (T4) adı verilen iki adet hormon üretmektedir. Vücudun enerjiyi kullanması ve depolaması olayına metabolizma denilmektedir. Bu hormonların en önemli görevi metabolizmayı düzenlemektir. Metabolizmamız yeterince çalışıyorsa, aldığımız besinler enerjiye dönüştürülür ve bu enerji eksiksiz olarak yakılır. Fakat metabolik hızınız yavaş çalışıyorsa besinlerin enerjiye ve kaloriye dönüşümü azalır. Ayrıca fazla kaloriler yakılamaz ve kilo artışı ortaya çıkar. Tiroid hormonları neredeyse bütün organları etkilemektedir. Zeka fonksiyonlarının gelişimini, oksijen tüketim hızını, karbonhidrat metabolizmasını kontrol eder.

123

TİROİD BEZİ HASTALIKLARI

Tiroid bezi hastalıkları genel olarak iki grup altında incelenir;

Tiroid bezinin fonksiyonunda bozukluk:

  • Hipotiroidizm: Tiroid bezinin normalden daha az hormon salgılaması
  • Hipertiroidizm (zehirli guatr): Tiroid bezinin normalden fazla hormon salgılaması

Tiroid bezinin yapısal bozuklukları:

  • Guatr tiroid bezinin büyümesine verilen isimdir. Büyümeye ek olarak bez içinde küçük yumrularda oluşmuşsa bu duruma nodüler guatr denilir.
  • Tiroid nodülü: Tiroid bezini oluşturan hücrelerin kümeleşmesiyle oluşan ve etrafındaki dokudan farklı yoğunlukta sınırları belirgin kitlelerdir. Bir veya birden daha fazla sayıda olabilirler.
  • Tiroiditler: Tiroid bezinin iltihabi hastalıklarına verilen isimdir.
  • Tiroid kanserleri

12

Tiroid hastalıklarının görülme riski;

  • Yeterli iyot almayanlarda,
  • Hamilelerde ve yeni doğum yapanlarda,
  • Ailesinde tiroid hastalığı olanlarda,
  • Şeker hastalığı olanlarda,
  • Lityum, amiodaron ve interferon gibi ilaç kullananlarda,
  • 60 yaş üzeri kadınlarda ve 70 yaş üzeri erkeklerde,
  • Kanser nedeniyle, baş ve boyun bölgesine radyoterapi (ışın tedavisi) uygulananlarda yüksektir.

Hipotiroidi

          Hipotiroidi tiroid hormonun az salgılanmasına verilen isimdir. Hipotiroidi en sık rastlanılan tiroid hastalığıdır. Kadınlarda daha sık görülür, ailesel geçişi vardır. Yaşla beraber hastalığın görülme riski artmaktadır. Hastalığın belirtileri şu şekilde olabilir:

  • Kolay yorulma, yorgunluk, bitkinlik, enerji azlığı,
  • Unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü,
  • Hareketlerde yavaşlama,
  • Üşüme ve kendini soğuk hissetme,
  • Deride kuruma, solukluk, kalınlaşma,
  • Saç dökülmesi, saçlarda azalma, kaşlarda dökülme,
  • Kilo alma veya kilo verememe,
  • Kabızlık,
  • Kas krampları, eklemlerde ağrı,
  • Kalp hızının ve nabız sayısının azalması

Bu belirtilerin hepsi hipotiroidiye özgü değildir. Hipotiroidisi olan hastalarda bu belirtilerin hepsi görülmeyebilir ve şiddetleri değişkendir. Tiroid hormonlarına bakılan bir kan testiyle hastalığın teşhisi yapılabilir.

Hipotiroidinin nedenleri:

Tiroid bezinin az çalışmasına yol açan hastalıkların en sık görüleni Hashimoto tiroiditidir. Bu bağışıklık sistemiyle ilgili bir hastalıktır. Kadınlarda daha fazla görülür. Diğer nedenleri nodül, tümör veya hipertiroidi nedeniyle yapılan tiroid cerrahisi, radyoterapi (ışın tedavisi), radyoaktif iyot tedavisi (atom tedavisi), tiroiditler, ilaçlar, doğumsal hipotiroidi, hamilelik, iyot yetersizliği ve hipofiz bezi hasarıdır.

 

Hipotiroidi en çok kimlerde görülür?

      Şeker hastalarında, kansızlık problemi olanlarda, 60 yaş üstü kadınlarda, kandaki yağ oranı yüksek kişilerde, depresyonu olanlarda, adet düzensizliği ve çocuğu olmayan kişilerde hipotiroidi riski daha fazladır.

Tanı

       Hastanın hikayesinde ve fizik muayenesinde hipotiroididen şüphelenildiği zaman kan testleriyle tiroid uyarıcı hormon (TSH) ve tiroid hormonu (T4) düzeyleri ölçülür. Kanda T4 düzeyinin düşük olması  hipotiroidiyi göstermektedir. TSH hipotiroidi için en önemli ve en duyarlı testtir. Tiroid bezi yeteri kadar hormon üretemeyince TSH düzeyi yükselerek tiroid bezini daha fazla hormon üretmesi için uyarır. Hipotiroidide yüksek TSH düzeyi bulunur.

Tedavi

       Hipotiroidinin standart tedavisi ilaç tedavisidir. Sentetik(laboratuvarda üretilmiş) tiroid hormonu olan levotiroksin günlük olarak kullanılır. Hasta ağız yoluyla kullanılır. Tiroid hormon düzeyini yükselterek vücudun normal işleyişine dönmesini sağlar.

Tedaviye başladıktan 1-2 hafta sonra halsizlikte azalma meydana gelir. İlacın ömür boyu kullanımı gerekmektedir. Fakat belli periyotlarla (6 ayda bir) tiroid hormon düzeyleri kontrol edilmelidir.

Hipertiroidi

        Hipertiroidi, tiroid bezinin aşırı şekilde tiroid hormonu (T4 ve T3) salgılamasıyla meydana gelen bir hastalıktır. Hastalığın belirtileri şu şekildedir:

  • Kilo kaybı
  • Uyku bozukluğu
  • Ellerde titreme
  • Çarpıntı
  • Sinirlilik
  • Guatr (tiroid bezinde büyüme)
  • Saçlarda cansızlaşma ve dökülme
  • Kemik erimesi
  • Gözlerde çıkıntılık

22

Graves hastalığı (gözlerde çıkıntılık)

Hipertiroidinin nedenleri

       Hipertiroidinin en sık sebebi Graves hastalığıdır. Diğer sebepleri;

  • Toksik nodüler guatr (sıcak nodül-zehirli guatr),
  • Tiroidit (tiroid bezinin iltihabı),
  • Aşırı iyot alımı ve
  • Aşırı tiroid hormonu alımıdır.

Tanı

Muayenede genellikle boyun ön tarafında büyümüş tiroid bezi ve kalp atım sayısında artış bulunur. Ellerde titreme, nemli cilt, göz bulguları bulunabilir.

Kan testleri öncelikli olarak yapılmalıdır. Bu amaçla tiroid hormon düzeyleri (T4 ve T3) ve tiroid uyarıcı hormon (TSH) düzeylerine bakılır. Hipertiroidide T3 ve T4 düzeyleri yüksek ve TSH düzeyi ise düşük bulunur.

Ek inceleme açısından tiroid sintigrafisi yapılabilir. Sintigrafi ile tiroid bezinin tümünün fazla çalıştığı ya da nodül veya tiroidit sonucu fazla hormon salgılandığı gösterilebilir.

Tedavi

         Hipertiroidi tedavisinde birden fazla tedavi seçeneği vardır. Hastanın yaşı, hipertiroidinin nedeni, ek hastalıklarının varlığı ve hipertiroidinin ciddiyetine bağlı olarak tedavi yöntemi  değişmektedir.

  • Antitiroid ilaçlar: Bu ilaçlar tiroid bezinden hormon üretimini azaltarak veya kesintiye uğratarak kandaki hormon düzeylerini azaltan ilaçlardır. 6-12 hafta içersinde belirtiler düzelmesine rağmen tedavi en az 1 yıl sürdürülmelidir. İlaç tedavisi bırakılırsa hastalığın tekrar etme riski yüksektir.
  • Radyoaktif iyot tedavisi: Hipertiroidi tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Radyoaktivite ile işaretlenmiş iyot, tiroid bezi tarafından tutulur ve tiroid bezinde hormon üreten hücreleri harap eder. Ağızdan kapsül şeklinde veya sıvı olarak damar içine verilir. Hastaların tedaviden sonra etrafa radyasyon yaymalarından dolayı 24-48 saat izole tutulması gereklidir. Fakat bu tedavide bazen tiroid bezinin tamamı harap olabilir. Bu durumda sürekli tiroid hormonu takviyesi gerekebilir.
  • Cerrahi: Tiroid bezinin ameliyatla çıkartılması hastalığı kalıcı olarak düzeltmektedir. Fakat öncesinde ilaç tedavisiyle kandaki tiroid hormon düzeylerinin normale getirilmesi gerekir. Cerrahinin riskleri arasında; kan kalsiyum düzeylerini ayarlayan paratiroid bezlerinin hasar görmesi (ameliyat sonrası kalsiyum düşüklüğü, vücutta kasılmalar) ve ses tellerini uyaran sinirin zedelenmesi (ses kısıklığı, solunum sıkıntısı) vardır. Deneyimli cerrahların yaptığı operasyonlarda bu risk %1’in altındadır.

              Tiroidde kanser veya kanser şüphesi varsa, genç hastalarda, gebelerde ve gebe kalmayı planlayanlarda ve çevre dokulara bası yapan ve kozmetik sorunlara yol açan büyük

guatrlı hastalarda cerrahi yöntem seçilmektedir.

  • Beta blokerler: Bu ilaçlar hipertiroidiye bağlı tansiyon yüksekliğinin tedavisinde kullanılırlar.

Kalp atım sayısını düşürür ve çarpıntıyı engellerler.

 

TİROİD NODÜLLERİ

Nodüller, tiroid bezi içinde normal tiroid dokusundan farklı yapıdaki hücre gruplarıdır. Toplumda çok sık karşılaşılan bir durumdur.  Tiroid nodülleri ultrasonografinin yaygın olarak kullanılmaya başlanması ile daha fazla tespit edilir olmuştur. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülürler.

 

Nodüller,  üç temel riske sahiptirler:

  1. Nodülün kanser olma riski
  2. Nodül veya nodüllerin otonom bir şekilde çalışarak aşırı hormon üretimi ile hipertroidi denilen hastalığa yol açma riski
  3. Üçüncüsü ise, iri nodüllerde rastlanabilen, nefes borusu, yemek borusu, ve çevredeki büyük damarlara baskı yapıma riski

Tanı

Elle yapılan tiroid muayenesinden sonra en önemli tetkik tiroid ultasonografisidir. Ultrasonografide en önemli noktalar cihazın kalitesi ve yapan hekimin tecrübesidir.

22

Tiroid nodüllerinin büyük çoğunluğu bası yapmazlar ve fazla hormon üretmezler. Tiroid hormonları normal olduğu sürece,  hastalarda kilo kaybı, terleme, çarpıntı, titreme gibi semptomlara yol açmazlar.

Tiroid ultrasonu yapılacak ilk tetkiklerdendir. Ultrasonografinin yaygın kullanılmadığı zamanlarda elle muayene ile hastaların %5-10’unda nodül olduğu bildiririlmiştir. Tiroid ultrason kullanımının yaygınlaşması ile 40-50 yaş civarındaki erişkin insanların hemen hemen %50’sinde tiroid nodülü veya nodüllerinin bulunabileceği gösterilmiştir.

22

Genel olarak, nodüllerin yaklaşık %95’i iyi huylu olmasına karşın %5 civarında nodül içinde kanser bulunabilmektedir.

Nodüller fonksiyonel yönden tiroid hormonu salgılayan (sıcak) ve hormon salgılamayan (soğuk ya da ılık) nodül olarak isimlendirilirler. Nodüllerin sıcak ya da soğuk oldukları tiroid sintigrafisi adı verilen tetkikle anlaşılmaktadır. Nodüllerin sayısı, boyutu, yapısı ve bulunduğu bölge ise USG ile belirlenmektedir.

22

Sintigrafide nodül görünümü

Soğuk nodüllerde kanser bulunma riski ılık ve sıcak nodüllere kıyasla daha fazladır.

Tiroid nodüllerinin kötü huylu olup olmadığını anlamakta tercih edilen en önemli yöntem nodüllerden ince iğne ile alınan biyopsilerdir (Tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi). Ultrason eşliğinde yapılan iğne biyopsilerinin tanı koymadaki hassasiyeti %95-98 civarındadır. Yani bu yöntemle kanser çok büyük oranda yakalanabilmektedir. Genellikle, 1-1.5 cm boyutuna ulaşmış ve/veya ultrasonda şüpheli özellikler gösteren nodüllere biyopsi yapılmalıdır.

Tiroid ince iğne aspirasyonu biyopsisi, el ile saptanabilen nodüllere doğrudan yapılabildiği gibi, el ile saptanamayan nodüllere veya tercihen planlanan tüm nodüllere ultrasonografi eşliğinde yapılabilir. Ultrason eşliğinde uygulama sayesinde, varsa, özellikle şüpheli alanlardan aspirasyon yapılabilmekte ve işlemin doğru sonuç verme oranı yükselmektedir. Biyopsinin komplikasyon riski son derece düşüktür. Poliklinik koşullarında kısa sürede yapılabilmekte, hasta daha sonra günlük aktivitelerine devam edebilmektedir. Aspirasyonda gelen materyal lamlara yayılır ve inceleme için laboratuara gönderilir. Deneyimli bir sitolog, lamları boyayarak mikroskop altında inceler ve kanser hücresi bulunup bulunmadığına karar verir.

 

TEDAVİ ve İZLEM

Biyopsi sonuçları çoğu zaman iyi huylu çıkar.  Bu durumda, nodüllerin boyutları ve görünümleri, belli aralıklarla ultrason ile takip edilir.Bu süre genellikle 3 ay ile 1 yıl arasında değişir. Önemli bir değişiklik olmazsa, takip aralığı zamanla açılır. Takipte, nodül boyutlarında önemli değişiklik, ya da şüphe uyandıran görünümler ortaya çıkarsa tekrar biyopsi yapılmalıdır.

Biyopsi sonucu kötü huylu, ya da kötü huylu olma açısından şüpheli çıkarsa, ilk geçerli tedavi yöntemi ameliyattır. Bu durumda, çoğu zaman tiroid bezinin tamamının alınması gerekecektir. Bu da, ömür boyu ilaç kullanmayı gerektirir. Bu süreç, hastalığın olası tekrarlama riski açısından düzenli takip gerektirir.

Tiroid biyopsileri, seyrek olarak sonuç vermeyebilir (tanısal olmayan, belirsiz,…gibi). Bu gibi durumlarda, hastanın ve nodülün özelliklerine göre, biyopsi bir süre sonra tekrarlanabileceği gibi, takip, sintigrafi, bazen de ameliyat uygun yaklaşım olmaktadır.

Hastanın nodülü veya nodüllerinin otonom, yani aşırı çalışıp çalışmadıklarını anlamak için tiroid hormonlarına (TSH, sT4, sT3) bakmak gerekir. Kan testleri aşırı çalışma ile uyumlu ise, tiroid sintigrafisi ile nodüllerin sıcak nodül olup olmadıkları değerlendirilmelidir. Genel olarak, bu durum dışında nodül izleminde sintigrafinin yeri yoktur. Sıcak nodüllerde kanser olma olasılığı son derece düşük olması nedeni ile iğne biyopsisine gerek yoktur.

Nodüllerin büyümesine engel olmak için bazılarınca verilen tiroid hormonu tedavisi genellikle yararlı olmamakta; yaşlılarda, postmenopozal kadınlarda çok hafif doz fazlalığı bile osteoporoza ve kalpte ritim bozukluklarına yol açabilmektedir.

TİROİD KANSERLERİ

Tiroid kanserleri salgı bezleri kanserleri içinde en sık görülen kanser olmasına rağmen, tüm kanserler ile karşılaştırıldığında daha nadir olarak görülürler. Fakat önemli noktası hastalarda tedavi sonuçlarının mükemmel olmasıdır. Tiroid bezinin kanserlerinin büyük kısmı cerrahi ile kolayca tedavi edilebilir. Genellikle ağrı veya herhangi bir ek sıkıntıya yol açmazlar.

Tiroid kanserli hastaların çoğunda hiçbir belirti veya şikayet yoktur. Hastaların bir kısmında boyunda şişlik gelişebilir. Ses kısıklığı eğer ses tellerini uyaran sinirde bir tutulum olursa ortaya çıkabilir.  Çoğu hastada ise nodülden yapılan bir biyopsi sonucu kanser saptanır. Bazen de tiroid bezinin hızlı büyümesi  ve sert olması kanser şüphesini arttırır.

22

Tiroid kanseri

Nedenleri ve risk faktörleri

       Vücudumuzdaki bütün hücreler gibi tiroid bezini oluşturan hücrelerde belli bir düzende çoğalırlar. Bu düzen bir şekilde bozulduğu zaman hücreler kontrolsüz olarak çoğalmaya başlar. Çoğalan hücreler büyüyerek bir kitle haline gelirler. Tiroid kanserine yol açan  bazı faktörler şunlardır:

  • Yüksek doz radyasyona (ışın) maruz kalma: Baş boyun bölgesine uygulanan yüksek doz radyasyon tiroid kanseri riskini arttırır. Ayrıca nükleer santrallerde meydana gelen kazalar sonrası da o bölgede kanser riskleri artar.
  • Bazı kalıtsal genetik sendromlar: Familyal medüller tiroid kanser, multiple endokrin neoplazi vb.
  • Ailede tiroid kanser hikayesi bulunması

Tanı

Tiroid kanserlerinde tanı USG ile nodülden ince iğne aspirasyonu ile alınan biyopsinin incelenmesi veya cerrahi ile çıkartılan tiroid bezinin incelenmesi ile koyulmaktadır. Nodüller toplumda sık görülmesine rağmen nodüllerde kanser görülme sıklığı %10’dan daha azdır. Kanser türünün tespiti hem tedaviyi belirlemede hem de hastalığın takibi açısından önemlidir. En sık karşılaşılan tiroid kanseri türleri

Papiller tiroid kanser: En sık görülen tiroid kanseridir ve çoğunlukla genç bireylerde görülür. Papiller kanser son derece iyi seyirlidir. Fakat erken dönemlerde de lenf bezlerine yayılabilir. Fakat bu yayılım hastalığın gidişatını kötü yönde etkilemez.

Folliküler tiroid kanseri: Genellikle 50 yaşın üzerinde görülür. Papiller kanserden farklı olarak akciğer ve kemik gibi uzak organlara yayılabilir.

Medüller tiroid kanseri: Ailesel sendromlarla beraber görülür. Bazı durumlarda hastalarda kandan bakılan genetik testlerle saptanabilir.

Anaplastik tiroid kanseri: Oldukça nadir görülen tiroid kanseri türüdür. Fakat oldukça agresif seyreder.

Tedavi

        Tiroid kanserlerinde tedavi tümörün evresi ve tipine göre değişkenlik göstermesine rağmen, esas olarak cerrahidir. Kanser cerrahisinde tiroid bezinin tamamı çıkartılmaktadır. Buna total tiroidektomi denilir. Ayrıca boyun bölgesine yayılım olmuşsa buradaki dokularda temizlenir. Bu işleme ise boyun diseksiyonu denilmektedir.

Tiroid ameliyatı boyun ön tarafına yapılan bir kesiden yapılır. Ameliyat sırasında vücutta kalsiyum dengesini sağlayan paratiroid bezlerinin ve ses tellerini hareket ettiren sinirin korunması gerekmektedir. Aksi halde kan kalsiyumunda düşme, ses kısıklığı, seste çatallaşma ve nefes darlığı gibi bulgular operasyon sonrası ortaya çıkabilir.

22

Tiroid hormonu tedavisi: Cerrahi sonrası hastaların ömür boyu tiroid hormonu içeren haplar kullanması gerekir. Bunun ana amacı tiroid bezinin çıkartılması sonucu eksik tiroid hormonlarının yerine konmasıdır. Bir diğer amaç isehipofiz bezinden salgılanan TSH hormonunu baskılamak ve bu sayede eğer tiroid dokusu kalmışsa bunların büyümesini engelleyerek hastalığın tekrarının önüne geçmektir.

Radyoaktif iyot tedavisi: Bazı kanser türlerinde (özellikle papiller tiroid kanseri) radyoaktif işaretli iyot içeren haplar veya sıvılar hastaya verilmektedir. Bu tedavi total tiroidektomi sonrası vücutta kalmış olabilecek tiroid dokusunu ve kanserli dokuları yok etmektedir. Ayrıca uzak organlara yayılmış veya tekrarlamış tiroid kanserlerinin tedavisinde de kullanılmaktadır.

Radyoaktif iyot tedavisi alan insanların yaklaşık 24-48 saat arası izole edilmeleri ve gebe ile çocuklardan uzak durmaları gerekmektedir.

Bütün kanserlerde olduğu gibi tiroid kanserleri de belli bir zaman sonra terar edebilir. Bu nedenle düzenli kontollerin yapılması önemlidir. Belli periyotlarla fizik muayenenin yapılması, T4-T3-TSH gibi kan testlerinin ve tiroid kanserlerinde kanser belirteci olan tiroglobulinin bakılması gerekir. Tiroid hormon tedavisi hastanın kan sonuçlarına göre ayarlanmalıdır.